2 Mayıs 2011 Pazartesi

Yunanistan'da Bir Türk Takımı

Yunanistan liginde AEK'ya ezeli rakipleri olimpiyakos ve panathiakos tarafından 'türkler' ve 'türkosporo' yani türk tohumu deniliyor.Aslında bu tezahürat yunanistanın sadece bu iki takımına değil tüm takımlara ait bir tezahürat.Yıllarca AEK'ya bu şekilde hitap edilmiş.AEK taraftarları ise rakipleri ile yaptığı her maçında tribünlere türk bayraklarını asarak onları karşılamışlar ve alaycı tezahüratlara 'türküz' 'türk kadar güçlüyüz' 'en büyük türkiye' şeklinde cevap vermişlerdir.Bu aynı zamanda takıma gönül veren insanların köklerine ve geldiği topraklara sahip çıkışın ve özleminde bir ifadesiydi.Yunanistanın türklerinin öyküsü nereden mi başlıyor? Yakın geçmişimize dair bir yolculuğa çıkalım ve bu dostluğun,dayanışmanın kökleri nereye uzanıyor hep birlikte görelim.

AZINLIK TAKIMLARI

       Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerde futbolla tanışması ile devletin sınırları içerisinde de takımlar kurulmaya başlar.Ancak ortada bir sorun vardır.Futbol müslümanlar için günah sayıldığından sadece azınlıklar bu haktan yararlanacak ve böylece kökü o dönemlere dayanan pek çok kulüp kuruluşunu ilan edecekti.İstanbullu rumların kurmuş olduğu beyoğlusporda bunlardan bir tanesidir.Türk futboluna kadri aytaç,lefter küçük andonyanis ,yorgo kasapoğlu gibi efsane futbolcuları yetiştiren beyoğluspor farklı dallardada olmak üzere yetenekli,başarılı pek çok isim kazandırmışsada bugün içine düştüğü maddi sıkıntılar,unutulmuş olmanın verdiği burukluk var.




MÜBADELE YILLARI VE KURULUŞ ÖYKÜSÜ

       Yunanistan ile türkiye arasında imzalanan mübadele anlaşması sonucu rumlar yunanistana göç ettirilir.Yalnızca istanbulda yaşayan rum nüfus mübadeleden hariç tutulur.Hükümet ticaret burjuvazisi rumların elinde bulunduğu için istanbullu rumları anadolu rumlarından ayrı tuttu.Fakat çok sayıda istanbullu rum 1924'te anadoluda yaşayan rumlar gibi birgün yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan sökülüp atılma korkusuyla yunanistana göç eder.Artık AEK takımının temellerini atma vakti gelmiştir.Takımın ismi konusunda herkes hemfikir olmuş,hem insanların geldikleri yerin geleneklerini yaşatması,hemde geride kalanlarla bağın kopmaması açısından ismi (athelitiki enosis kostantinapol)yani birleşik istanbul spor kulübü uygun görüldü.Beyoğlusporun renkleri olan sarı-siyah takımın renkleri,çift başlı hitit kartalı ise takımın sembolü haline geldi.Dar anlamda istanbullu rumların kurduğu AEK zaman içerisinde anadoludan,karadenizden ve pek çok yerden göç eden rumların dayanışma ve birlikteliklerini yansıtan bir kulüp haline geldi.Takım yunanistan toplumu tarafından dışlanan ve gittikleri yere bir türlü alışamayan,kaynaşamayan kendisini sürekli olarak yabancı hisseden mübadillerin buluşma noktası ve sesiydi artık.AEK hiçbir zaman yunan toprağının ve yunanistanın takımı olarak görülmedi.Fakat geçen yıllar takımı ve onun kitlesini yıldırmadı aksine AEK başarıdan başarıya koşarak futbolseverlerin ilgisini çekti,beğenisini kazandı.Duruşu,siyasi görüşleri,taraftarları ile hep toplum dışı olma özelliğini korudu.Sadece rum mübadillerinin değil,yoksul semtlerin,emekçilerin,azınlıkların ve dışlanmışların sesi ve kendini özgürce ifade edebildiği bir takım oldu AEK.Parayı,zenginliği,popülerliği bir yana bırakıp sadece değerlerini korumak,geleneğini yaşatmak isteyen futbolu toplumsal bir dayanışma aracı olarak gören anlayışa sahip oldu.Ezilenlerin,dışlanmışların,emekçilerin ve mübadillerin öfkesini,dünya görüşünü toplumsal hayata ve sokağa yansıtarak evrenselleşmenin ve toplumsal muhalefetin aracı haline geldi.Dünyaca tanınmaya,dünyanın her yanından muhalif,ilerici,yurtsever insanların ilgisini çekmeye ve yunanistan sınırlarını aşıp evrensel boyutta sempatizan kadrosunu böylelikle oluşturdu.Aynı zamanda takdire değer enerjisi ve direnişi ile aynı kimliğe sahip taraftar gruplarının oluşmasına liderlik etti.


AEK TÜRKLERE SAHİP ÇIKIYOR


        Takımın öyküsü aynı zamanda egenin iki yakasında umut edilen kardeşliğin,birarada yaşamanın ve tüm kırgınlıklara,hayatın küskünlüklerine rağmen dayanışmanın,dostluğun güzel bir hatırası ve tüm insanca güzelliği ile düşmanlıkları,kini ve öfkeyi unutarak yeniden yaşamanın ve yaşatmanın umuduydu.Tüm politik oyunlara,diplomatik krizlere,yabancılığına ve yalnızlığına bakmadan AEK takım olarak karşı çıkışın ifadesiydi.Bu denli radikal bir hareket olacak ki takımın taraftarları türk bayrakları açarak maça gidecek,türk olmaktan gurur duyacak hatta türk milli takımı ile yunanistan maç yaptığında türkleri destekleyecek,maç esnasında türklere hakaret ve küfür eden yunan taraftarları maç sonrasında dövecekti.Ne zaman ki depremzedelere yardım için maça istanbula gelecekler türk ve yunan bayraklarını beraber dalgalandırıp,maç sonrasında ise arama ve kurtarma faaliyetlerinde gönüllü olup türk ve yunan dostluğunun gelişmesine ve toplumsal önyargıların kırılmasına liderlik edeceklerdir.Maçın gerek biletlerinden elde edilen gelirler,gerek taraftarların duyarlılığı ile depremzedelere o dönemde hatırı sayılır derecede takım olarak yardım ettiler.AEK takımının taraftarları içerisinde türk takımlarına olan ilgi ve sempatizanlık ise ilgi çekici.Galatasaray atkısı ile maça giden taraftarlar,lefterden dolayı fenerbahçeye sempati duyan grupların varlığı futbolseverleri şaşırtan aynı derecede sevindiren başka bir nokta olsa gerek.Neticede bu dostluk 2004 yılında yeşil sahalarada yansımış,AEK taraftarları galatasaray ile dostluk maçı için istanbula gelmişti.Aynı maçın rövanşı atinada yapılmıştı.İbrahim kutluayın basketbol takımında yer aldığı AEK içerisinde çokca seviliyor olması,takımda gösterdiği başarılar ve performansı,yunanistanda üstün derecelere sahip sporcu unvanlarına bu takımın formasını giyerken sahip olması takımın destekleyicilerini fenerbahçeye dahada yakınlaştırmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder